Posts

Showing posts from January, 2019

Hayattan Damlayan Menevişler

Image
Geldik buraya erken gidişleri yaşamak için. Ne kadar yaşarsan yaşa yinede her insanın gidişi erken bir yol ayrımına denk geliyor. Düşünmek kadar kısa bir süre yaşıyorsun ve neleri düşlediğini tahmin edemiyorsun, Bir martının çığlığında gördüm sevdayı Çığlık çığlığa Ne kadar yaklaşsam o kadar kaçarcasına Terk etti beni … Bir güneşin ışığında gördüm gözlerini Pırıl pırıl Ne kadar baksam o kadar utanırcasına Kaçtı benden … Bir balığın kuyruğuna takılıpta Boğuldun mu hiç Ne kadar çırpınırsan o kadar batarcasına Öldü bende … Bir yıldızın parıltısında gördün mü Işıl ışıl Doyururken kalbini parıltının aydınlığında Kayboldu gitti Dönmemecesine Kaçtı  benden…..

Minik Balık

Image
içindeki yara kimsesizin bir parça gözyaşıydı çağlayandan düşen minik bir balıktı sanki kaybolurcasına köpüren suların arasında En derine batırdı kendisini Umudun esareti altında...

Yalnızlık

Image
Üzerine kıvılcım damlamamış taze bir yaz akşamındaydı. Hava alabildiğine kapalı. Hafif bir rüzgar esiyor. Üzerinde alev yok. Sıcaklığı kalmamış bir yaz akşamı yaşıyordu. İçi titriyordu. Yalnızdı çünkü. Gece yarısını geçeli çok olmuştu. Sigarasının dumanındaki sıcaklığı çekiyor içine ısıtmak için kendini. Ama üşüyordu yine de içi. İçinde gecenin kırılganlığı barınıyordu. Korkmuyor, ama içinde de korkuyla özdeş garip bir his vardı. Yaşamanın tadına varamıyordu hiç bir an. “Yıldızlarda yok bu gece. Bakıp da düş kurayım. Görüp de içimi ısıtayım. Parlayan damlalar üşüşsün gözbebeklerimin üzerine.” Diye mırıldandı içinden. “Yalnızım. Kendi başıma düşsüz bir gecede boğuluyorum. Görmüyor kimse içimi. Çünkü yalnızım. Koca dünyada kendimi bu kadar yalnız hissetmek ne kötü. Yalnızlık sessiz bir gecede kendini avutmak olmamalı. Özlediğin bir sevdayı içine çeker gibi yaşamak. Hiçbir baskıya aldırmadan özgürlüğün tadında yaşamak bir gün bile olsa da yaşamak” diye düşünürken sabah ışıkları usul

Cehennem

Image
Dünyada en çok okunan yazarlar arasında olan Dan Brown'ın "Cehennem" kitabını ele alıyorum. Tarihi olayları en ince ayrıntısına kadar araştırıp kitabında işleyen yazar, kitaplarında ele aldığı konuların içine mistik olayları olayların akışına göre güncele taşımasını biliyor. Bu da yazarın beğenilirliğini ve kitabın akılıcılığını sağlıyor. Kitaba dönecek olursak; Kitapta Harward Üniversitesinde Profesör olan Robert Langdon'ın bir hastane odasında uyandıktan sonra büyük bir dumur yaşar. Yaşadığı yerden binlerce kilometre uzakta olmanın şaşkınlığının yanı sıra anlam veremediği karmaşık olaylar zinciri içinde bulur. Kafası sargılı şekilde hastaneye nasıl gelmiştir, Ayrıca evinden çok uzaklarda İtalya'da ne işi vardır. Nasıl olmuştu da İtalya'da bir hastanede gözlerini açmıştı. Olaylara dair hiçbir şey hatırlamamaktadır. Bunların cevabını bulamaz. Profesörümüz, bunları düşünürken eli silahlı insanların kendisini öldürmeye geldiğini anlar ve kaçmaya başlar. K

Martin Eden

Image
Martin Eden, Jack London'un kült romanlarından birisidir. Roman, gemilerden yaşaması için gereken parayı kazanmaya çalışan, belirli bir miktar biriktirince o birikimi bitirene kadar vakit öldüren sıradan bir insanın hayatındaki değişimi anlatıyor. Bir şekilde bir kişinin hayatını kurtaran ve kurtardığı kişinin evine teşekkür yemeği için çağrılan Martin'in Ruth isimli güzel bir kızla tanışıp hayatını değiştirmeye karar vermesiyle gerçek hikayesi başlıyor. Martin aşık olduğu Ruth'u haketmek için giriştiği çabayı ve öğrenme azmini anlatan sürükleyici bir roman. Sonunda ne oldu derseniz. Okumanız en güzel cevabı verecektir. :)