Posts

Showing posts with the label denemeler

Güneş

Image
  Az sonra çırpınırcasına pencereden içeri girecek güneş parçalarını düşünüyorum. Elimde fincanın rengini siyaha boyamış karanlığın ürkütücü varlığıyla irkiliyorum. Biliyorum. Aydınlanan sadece gün olacak ve ben bugün sensiz geçirecek günün zorluğunu düşünüyorum. Günün umudunu kaplayan karanlığı aşamadan.

Umuda Dair

Image
  sessiz bir ikindi penceresinde gördüm O mavi gölün çiçek kokulu dalgalarını başak tanelerinin üzerinde bulutların dansını, dağların yamaçlarından tırmanan ağaçların azmini izledim … ve kızılımsı güneşinde yandı yüreğim. kar tanesi ılıklığında ve sessiz kalan tek gölge sensiz kurumuş bir ağacın dallarında Asılı kalan umuttu

Akşamın Durgunluğu

Image
Akşam yine Yine durgunluğun vakti Ve Yine yıldızlar dans ediyor uzak vakitlerde Sessiz sessiz Gözlerimle dokundum birine Sönük ve yılgın biraz Benim gibi… *** Kanat çırpınışların mı takıldı yüregimin derinliklerinde Sönüklüğü mü anlatıyor hayatı yoksa Yoksa parlaklığı mı Bize düşen yalnızca Yıldızı seyre dalmak Ve Düşler vadisi yaratmak Gökyüzündeki ışıltıların meşalesi altında Sadece kendini mi unuttun geçmişin akıntılı sularında Yoksa umduğun düş mü kayboldu? İçinin uçurumunda

Hayatla Kucaklaşma

Image
Avucuma doldu gözlerinin nemi damladı parmak uçlarımdan sessiz bir zamanın sesi olurcasına filizlenecek bir ağacın tohumlanmamış toprağında. Acıyla sevdayla senle KUCAKLAŞMA… Gülümser bir edayla açıp gökyüzüne Çırılçıplak gözlerini, Merhaba dediğin an başladı Kucaklaşma, Serpilmiş avuçlarının arasında, Bir sıcaklık hissettiğin, Hislerini paylaştığın an sevdanla Başladı kucaklaşma Yılların içinde kaybolurken anılar, Hiçbir zaman yaşamamışçasına, Büyütmüşçesine seni toprağın bağrı Açıp bekledi avuçlarını ve Bir tutamlık borç verdi karşılığını istemeden Dünyandaki son kucaklaşmana

Kucaklaşma

Image
Bir bebek gülüşünde kucaklaşma, sanki hiç bitmeyecek gibi, Yaşanılası bir sıcaklığın avucunda kucaklaşma, bir tutam tebbessüm gibi bir kitabın en güzel satırında kucaklaşma bilincin bedenlere ılık ılık yayıldığı anlarda, hislerinin sarmaladığı bir kucaklaşma bir karın sıcağından kalkan buharın serinliğinde, bir güneşin buz tutmuş köşesinden akan damlalarda, Bir ağacın en kuru yerinde Bir suyun en acı tadında ve  kucak kucak bir sevdanın sevgi dolu bakışında kucaklaşma

Damla, Işık ve Tohum

Image
Güzellikleri görmek, usulca yağan yağmurların arasından görmek. Bir ağacın yaprağından damlayan bir parça hayatta görmek dünyanın güzelliklerini. O damla ki, kimi bir kokuya büründürüyor düşleri, yada bir elmanın içinde lezzet olarak çıkıyor karşımıza. Güzellikleri görmek, gökyüzünden süzülen bir ışık hüzmesinde görmek. Deniz üstünde yarattığı parıltıların içinde görmek dünyanın güzelliklerini. O ışık ki, kimi bir kokuya büründürüyor düşleri, insana ferahlık veren tuzlu deniz kokusu olarak çıkıyor karşımıza. Güzellikleri görmek, topraktan çıkan bir filiz azminde görmek. Tohumun içinden fışkırıp gökyüzüne ulaşmak için boynunu kaldırırken görmek dünyanın güzelliklerini. O filiz ki, kimi bir kokuya büründürüyor düşleri, insana cesaret veren bir azim olarak çıkıyor karşımıza.  Düşlediğin zaman karşısına çıkan her şeyde yaşayan uçsuz bucaksız bir umut dünyası. Damlanın beslediği, ışığın güçlendirdiği toprağın içinde yeşeren güzellikler. İşte güzellikleri görmek için azmeden bi

Güneş ve Damla

Image
Yağmurun başladığı an ılık bir koku yayılır dünyaya, toprak kokusu. İnsana huzur veren, nefesini açan. Aşk zamanıdır insanın içinde. Aşık olur; Dünyaya soluk, canlılara hayat olur akar gider her şeyin içine. Islandıkça her yer hayat yeniden doğar.  Ve biter sonundan yağmur, gri bulutların dağılmasıyla. İşte o zaman renkler dans eder gök kubbenin her yerinde. Bir damlanın gücünü görürsün işte o vakit. Koskoca güneşin kudretli ışıklarının esaretini yaşatır damlacık içinde. Öyle bir kırar ki kalbini güneşin, renklerini bile tutamaz içinde. İşte en umulmadık damlanın gücünü gösterir dünya. Her yer cennetleşir, havadan nem kapan ışıklar rengarenk bir dünya yaratır yaşanılası. 

Yürek Çağrısı

Image
Bir avuç yürek çırpıntısına hapsettik gözleri Düşler vadisinin yemyeşil arazisinde Görmek mi dersin gözündeki ışığın alevini Yaşamak mı...

Yarın Güzel Olacak

Image
İşte bugünden kalan tek şey, yorgunluğun bu denli zorlayıcı bu denli düş kırıcılığı. Bunaltıları bir kenara bırakıp güzel şeyler düşünmek istiyor yüreğim. Umutsuz bir dünyanın umutları arasına sıkışıp kalmış bir bedenin ağırlığını taşımaya çalışan bir beyinden fazla bir şey beklenmiyor. Doğru da değil. Kendimizi kandırdığımız tek ve en önem duyduğumuz şey “yarın güzel olacak”. Yarın güzel mi olacak yoksa bugünün avuntularının arasına sıkıştırılmış iki avuç hava molekülünden başka bir şey değil mi kendimizi kandırdığımız laf. Laf ya söylenmesi kolay. “Bak göreceksin yarın çok güzel olacak”. Peki bir türlü gelmeyen yarın umutları neden bu kadar fırtınalı bir havaya sokuyor. İnsan kendini neden güzel hissediyor başkası dediğinde. İnanası geliyor insanın. Çünkü inanmaya ihtiyacı var. Hayallerin düşüp bir buz parçası gibi dağılıp gideceği günü bekliyoruz belki , ama yinede “bir umut” diye sarıldığımız tek şey UMUT. Umudu umuda bağlamak ne derece başarılı kılıyor insanı. Vakit mi kazandır

Seninle Bir Dakika

Image
Az sonra çırpınırcasına pencereden içeri girecek güneş parçalarını düşünüyorum. Elimde fincanın rengini siyaha boyamış karanlığın ürkütücü varlığıyla irkiliyorum. Biliyorum. Aydınlanan sadece gün olacak ve ben bugün sessiz sedasız geçirecek günün zorluğunu düşünüyorum. Günün umudunu kaplayan karanlığı aşamadan.

Düşlerin Rengi

Image
Düşler ve Gökkuşağı Fırtınalar yankılanıyor sol tarafımda, Çağıldayan nehirler kalsın bir yanımda Bir yanımda sensizlik gözlerinde hapsolan, Birde gök kuşağı olsun ışıldayan, Ellerimle çoğalttığım renkleri, Uçsuz bucaksız düşlere savuracağım rengarenk

Hayattan Damlayan Menevişler

Image
Geldik buraya erken gidişleri yaşamak için. Ne kadar yaşarsan yaşa yinede her insanın gidişi erken bir yol ayrımına denk geliyor. Düşünmek kadar kısa bir süre yaşıyorsun ve neleri düşlediğini tahmin edemiyorsun, Bir martının çığlığında gördüm sevdayı Çığlık çığlığa Ne kadar yaklaşsam o kadar kaçarcasına Terk etti beni … Bir güneşin ışığında gördüm gözlerini Pırıl pırıl Ne kadar baksam o kadar utanırcasına Kaçtı benden … Bir balığın kuyruğuna takılıpta Boğuldun mu hiç Ne kadar çırpınırsan o kadar batarcasına Öldü bende … Bir yıldızın parıltısında gördün mü Işıl ışıl Doyururken kalbini parıltının aydınlığında Kayboldu gitti Dönmemecesine Kaçtı  benden…..

Minik Balık

Image
içindeki yara kimsesizin bir parça gözyaşıydı çağlayandan düşen minik bir balıktı sanki kaybolurcasına köpüren suların arasında En derine batırdı kendisini Umudun esareti altında...

Yalnızlık

Image
Üzerine kıvılcım damlamamış taze bir yaz akşamındaydı. Hava alabildiğine kapalı. Hafif bir rüzgar esiyor. Üzerinde alev yok. Sıcaklığı kalmamış bir yaz akşamı yaşıyordu. İçi titriyordu. Yalnızdı çünkü. Gece yarısını geçeli çok olmuştu. Sigarasının dumanındaki sıcaklığı çekiyor içine ısıtmak için kendini. Ama üşüyordu yine de içi. İçinde gecenin kırılganlığı barınıyordu. Korkmuyor, ama içinde de korkuyla özdeş garip bir his vardı. Yaşamanın tadına varamıyordu hiç bir an. “Yıldızlarda yok bu gece. Bakıp da düş kurayım. Görüp de içimi ısıtayım. Parlayan damlalar üşüşsün gözbebeklerimin üzerine.” Diye mırıldandı içinden. “Yalnızım. Kendi başıma düşsüz bir gecede boğuluyorum. Görmüyor kimse içimi. Çünkü yalnızım. Koca dünyada kendimi bu kadar yalnız hissetmek ne kötü. Yalnızlık sessiz bir gecede kendini avutmak olmamalı. Özlediğin bir sevdayı içine çeker gibi yaşamak. Hiçbir baskıya aldırmadan özgürlüğün tadında yaşamak bir gün bile olsa da yaşamak” diye düşünürken sabah ışıkları usul

Çocuksuz Dünya

Image
Çocuksuz Dünya Umutsuz kaldı çocuklar, Salıncaklar koparıldığında. Oniki yaşında gözyaşı oldu topraklar. ve birisi eşitlik dedi o gün ve bir bahar sabahı titredi dünya, akan tuzlu damlalar arasında....

Ezginin Günlüğü

Image
Her yeni gün ezginin bir günlüğüdür satırlara dökülmemiş. Yaşanmamış geleceğin dünde kalmış gözyaşlarını silmek için, Soğuk bir kar havasını güneşin kızgınlığında kavurmak için, Bir tohumun kurumuş çekirdeğinde yaşamak için,…. Ve her gün yeni bir ezgidir. Umuda dair söylenmedik söz bırakmamak için. Yarın umut, dün anı kalsın diye. Gökyüzüne asılı kalmış sevgi çığlıklarını toplamaktır ezginin içinde kalmış son notayı dinlemek …